MAFYA VE İÇKİ YASAĞI
Yahudi bir çetenin çocukluk döneminden itibaren
yükselişini anlatan efsane "Once Upon a Time İn America" filminde
içki yasağının kaldırıldığı gün hüzünle anlatılır. Çetenin polise rüşvet
yedirerek kurduğu lüks restoranında cenaze marşını andıran müzik eşliğinde
üzerinde "İçki Yasağı" yazan tabut şeklinde pasta gelir.
Gangsterlerden kimi hüzünle, kimi ağlayarak tabuta çiçek fırlatırlar, duygusal
konuşmalar yapılır.
İçki yasağının sonuçlarını bire bir anlatan bu sahnede
Mafya 10 yıldır gül gibi geçindiği büyük kâr ettiği, yerel polis ve yargı
içerisinde inanılmaz bir rüşvet ağı kurduğu altın yıllarına veda etmektedir.
Amerikan - İtalyan Mafya Organizasyonlarının asıl
sıçraması alkol yasağıyla olduğu için mafya yazılarında izlediğim ana
kronolojide ailelerin alkol işlerini detaylıca anlatacağım. Bu yazıda hedefim,
alkol yasağının sosyal etkilerini ve takdir uyandırıcı derecede ilginç illegal
teknikleri özetlemek.
Yasağın Getirilmesi
ABD'de içki yasağı 1917 yılında yapılan bir Anayasa
değişikliği ile getirildi. Yasağın getirilmesinde alkolün yasaklanmasıyla
kadına şiddetin ve suçların sona ereceğini düşünen, protestan kilisesi
önderliğinde hareket eden, dönemine göre şaşırtıcı derecede örgütlü, organize
ve mobilize bir avuç koca karı epey etkili olmuştu. Bu kadınların ülke çapında
yürüttükleri propaganda faaliyetleri beklenenin üstünde ses getirmiş, alkol
karşıtlarının ciddi bir oy potansiyeline sahip olduğu sanılmıştı. Bu kadınlar
kendilerine "Dry Crusaders" yani "Kuru Haçlılar" lakabını
takmış, alkole değmeyen kuru ve çatlak dudakları Kudüs'ün ele geçirilmesi kadar
önemli bir mevzu haline getirmişlerdi. Alkol yasağıyla çıkan Mafya savaşlarında
binlerce insanın ölümüne sebep olacaklarını düşünecek vizyon maateesüf
hiçbirinde bulunmamaktaydı.
|
"Liköre değen dudaklar
bizimkilere değemez" Alkol karşıtı koca
karılar eylemde.
|
|
"Bira istiyoruz" Yasağın kaldırılması için yürüyüş yapan koca yürekli adamlar.
|
Daha önceki yazıda da belirttiğimiz üzere yasağın
tanımı çok garipti. İçki üretmek, ithal etmek, satmak, taşımak suç olarak
tanımlanmıştı. Ancak tüketmek yasak değildi. Senato en azından bu konuda
gerçekçi davranmış, alkol tüketimini de cezalandırırsa hapishanelerin
yetmeyeceğini tahmin edebilmişti. 1890'lardan itibaren gelişimini anlattığımız
ve 1916'daki Sicilya Mafyası - Napoli Camorrası iç savaşıyla tamamen
Sicilyalıların kontrolüne geçen Amerikan - İtalyan Mafya Organizasyonları ise
gelen fırsatı çok iyi görmüş yasak döneminde voleyi vurmak için sıkı
hazırlanmıştı. 1 ay içerisinde bir bardak viskinin fiyatı 20 katına
fırlayacaktı. Ve kendilerinden başka bu işi kotarabilecek seviyede silahlı,
organize, rüşvet ağına sahip başka kimse yoktu.
Amerikanın devasa metropolleri 'kuru' dudaklarıyla
birlikte Sicilyalıları bekliyordu.
Yasadışı İçki Ticaret Zinciri
Tedarik
|
Nakliye
|
Dağıtım
|
Satış
|
Koruma
|
İçkinin kırsaldaki büyük tesislerde
üretimi, şehirlerde ev ev sürümden kazanan üretimi veya yurtdışından ithalatı
|
Ülke içinde üretim tesislerinden veya
sınırlardan tüketimin olduğu şehirlere taşıma
|
Yasa dışı olarak içki satan barlara,
restoranalara, dükkanlara, batakhanelere alkolün ulaştırılması
|
Alkolün kalitesiz olanının normal
vatandaşa, kalitelisinin üst sınıflara sunulması, nihai tüketiciye
ulaştırılması
|
Tüm aşamalarda yürütülen faaliyetlerin
Federallere ve rakip çetelere karşı korunması
|
Öncelikle belirtmek gerekir ki yasak döneminde alkol
faaliyetleri çok ciddi ve saygı duyulacak büyük organizasyon gerektiriyordu. Bu
organizasyonun hemen hemen her aşamasında silahlı ve mücadeleye hazır olmak
gerekiyordu. İçkiyle mücadele için özel olarak kurulan Federal Birimlerden çok
rakip çeteler daha ciddi bir tehdit idi.
İçki Kaçakçılığı (Bootlegging): Tedarik faaliyetinin içerisinde yer alan bu eylemde yurtdışında
üretilen içkilerin ABD'ye sokulması hedeflenir. Bootlegging teriminin Amerikan
İç Savaşında askeri kamplara botlarının içinde gizlice içki sokan askerlerden
geldiği iddia edilir. Kara yoluyla kaçakçılık çok azdır. Radar teknolojisinin
henüz gelişmemiş olması nedeniyle deniz yolu daha çok tercih edilmiştir. Kuzey
rotasında Kanada menşeli içki Ontario Gölü üzerinden teknelerle Chicago
pazarına sunulmuştur. Daha az tercih edilen ve daha mesarifli olan doğu
rotasında başta İrlanda olmak üzere Avrupa'da üretilen içkiler Atlantik
üzerinden yurda sokulmakta olup New York ve New Jersey piyasasında
satılmaktadır. Son olarak Güney rotasında Bahamalar'da ve Küba'da üretilen Rom
Florida Eyaletine getirilmekteydi ki bu rotada tüm kariyerini içki
kaçakçılığına adamış, ülkeye binlerce şişe rom sokmasına rağmen hayatı boyunca
alkole el sürmemiş efsane gemi kaptanı, çılgın İrlandalı William McCoy
çalışmıştır. Kendini ABD alkol piyasasına adamış olan McCoy hayatı boyunca
polise, senatörlere, mafyaya hiç haraç vermemekle övünmüştür. Ki ilkeli bir
ticaret adamı olarak içkiyi bozmadan saf halde satmasıyla meşhurdur. Bu
faaliyetleri sebebiyle kısa sürede kahrolası Federallerin ve Sicilya Mafyasının
eşit düzeyde düşmanı olmuştur.
|
Güney rotasının efsane kaptanı William
McCoy.
|
Elbette deniz kaçakçılığı yoluyla ABD'ye sokulan alkolün sulandırılmadan veya farklı kimyasallarla karıştırılmadan piyasaya sürülmediğini söylemeye lüzum yok. O dönem yakalanan mafya üyelerinin ifadelerine göre 1 şişe saf viski çeşitli kimyasallar ve suyla karıştırılarak yaklaşık 22 şişe haline getirilerek satılıyordu. Bu yalnızca fakir halk için geçerliydi. Zengin kesimlerin tüketimi adına saf viskiler çok yüksek fiyatlarda bozulmadan satılıyordu. Deniz yolunda gemiler, yakalandıkları an varilleri denize dökme olsun, tekneyi komple ateşe verip suya atlama olsun çok çeşitli aksiyonlara hazırlıklıydılar.
|
Denize atılan içki kasaları
|
Yasadışı İçki Üretimi: Bir diğer tedarik yönetimi de kaçak içki üretimiydi. Bununla ilgili 3
farklı yöntem izlenmişti. Bazı mafya aileleri yöntemlerin 3'ünü de kullanarak
akıllı bir iş adamı gibi tedarik seçeneklerini arttırma yoluna gitmişti.
|
Detroit'te ortaya çıkarılan bir
imalathane.
|
- Breaking Bad veya Abuzer Kömürcü usulü. Kırsalda büyük, ıssız bir depoda imalathane kurulur. Ve doğrudan içki üretilir. Üretilen içkinin ne kadar kalitesiz, iğrenç ve leş olduğunu söylemeye lüzum yok. Çok çeşitli kimyasallarla hazırlanan bu içki seri üretilmek suretiyle sürümden kazandırırdı. Bu tesislerde üretilen sahte içkiden dolayı 1920 - 1933 yılları arasında resmi kayıtlara 10.000 civarı vatandaş zehirlenerek hayatını kaybetmişti. Kör kalanların ise maalesef bir kaydı yok.
-Geniş ev üretimleri. Bu modelde şehirdeki büyük
mahallelerde ailelerin evlerine küçük bir düzenek kurulur, ekstra gelir karşılığı
haftalık belli miktarda içki üretmeleri istenirdi. Aile evi olduğu için dikkat
çekmeyen ve Maocu bir anlayışla tüm evleri kalkınma için bir atölyeye çeviren
sistemin avantajı üretimin dikkat çekmeyen taşeronlarca (çocuklu aileler)
doğrudan şehirde yapılmasıydı. Üretim ve tüketim aynı yerde gerçekleşiyor,
büyük tesis kurma, tesisin basılmaması için rüşvet dağıtma, kırsaldan malları
şehre sevketme, sevkiyatın güvenliği için polise yeniden rüşvet yedirme ve tüm
bu süreçlerin silahla korunması maliyetlerini ortadan kaldırıyordu. Dezavantajı
ise verimli bir üretim için yüzlerce aileyi işe katmak gerekiyordu. Ve
yakalanan zayıf halkalar mutlaka çıkıyordu. Ayrıca o dönem çok küçük ve
birbirine yakın olan ev sisteminde kaçak içki üreten evler pis kokularla hemen
belli oluyordu.
-Yasal içki üretme hakkı olan eczacılardan saf alkol
temini. Bu yöntemde mafyayla çalışacak kadar kumar, kadın veya para
bağımlısı eczacı ve doktorlar az olduğu ve bu kişilere dağıtılan alkol
miktarının sıkı kontrol edilmesi nedeniyle pek verim alınamıyor, nadiren
kullanılıyordu. Alınan saf alkol basit bir işlemin ardından sulandırılarak
votkaya dönüştürülebiliyordu.
Nakliye: Bu kısım genel
zincirin en zor halkasıdır. Nakliyeden kasıt gemiyle kaçırılan veya kırsalda
üretilen içkilerin büyük şehirlere sokulmasıdır. Her seferde taşınacak miktarın
hem sefer maliyetlerini kurtaracak kadar yüksek olması hem de polisin göz
yumacağı veya diğer mafya üyelerine karşı korunabilecek derecede az olması
gerekirdi. Dengeyi tutturan ve sırf nakliye konusunda uzmanlaşmış çok özel
üstatlar vardı.
Genelde gece karanlığında ve kamyonlarla yapılan
işlemde bir parti mal şehrin hemen dışındaki sanayi deposuna taşınır, daha
sonraki günlerde peyderpey şehre dağıtılırdı. İçki yasağı döneminde Amerikan
Polisinin ıssız bir yolda bir kaç ceset ve tamamı boşaltılmış sahipsiz
kamyonlarla karşılaştığı çok olurdu.
Bu işlemle ilgili en efsane hikaye uzatmamak adına
detaylarını anlatmayacağım bir olaydır. 1920li yıllarda bir gece savaşta olan
Masseria ve Maranzano ailelerinin iki farklı içki konvoyu New York kırsalında
tesadüfen karşılaşmış, silahlar çekilmiş, polis gelene dek yoğun çatışmalar
yaşanmıştır. Polis gelince iki rakip mafya ailesinin üyeleri kamyonları
bırakarak farklı yönlere kaçmış, iki parti mal da emniyet güçlerinin eline
geçmiştir.
Dağıtım: Dağıtım diğer
işlemlere göre daha kolaydır. Çünkü bölgeler ve lokasyonlar bellidir. Şehir
içindeki polis güçleri daha yozdur ve zaten bağlanmıştır. Ama zincirin en kanlı
halkasını da bu kısım oluşturmuştur. Çünkü Mafya aileleri arasında asıl büyük
kavga şehir içinde hangi bölgeye kimin tek yetkili olarak dağıtım yapacağı
hususunda çıkmıştır. Aileler dağıtım işlemi sırasında sınır tecavüzü olduğunda
önce malı kabul eden restoran veya bar sahibini karşılıklı olarak dövmekle
başlarlar. Zavallı mekan sahibi içkiyi kimden alacağını şaşırır. Burada kesin
münhasır bölge kuralı uygulanır. Bir bölgenin bir sahibi vardır. İki aileden de
eşit mal alma ihtimali yoktur. Sonraki aşamada aileler birbirilerinin dağıtıcı
ve kuryelerini vurur. Son olarak işler savaşa dönüşünce taraflar topyekün yok
etmek üzere karşılıklı saldırır.
Satış (Speakeasy): Ve mutlu son. Dağıtım yapılan mekanlar nihai tüketiciye malı
satarlar. Burada mekan sahipleri satışa karışılmaması için düz polislere rüşvet
verebileceği gibi bir mafya ailesi ile anlaşıp, satıştan pay verip, o ailenin
polis şefi veya senatör düzeyinde verdiği büyük rüşvetle de korunabilir. Bu tip
mekanlara Speakeasy adı verilir. Terim, korumalı veya kamusal alanlardan uzak
olduğu için rahat rahat bağırılarak konuşulabilen mekan anlamında
kullanılmaktadır. İçki yasağının kalkmasıyla ortadan kaybolan bu güzide kültür
merkezlerinden birkaçı nostaljik bar olarak hala açıktır.
|
New York 21 Club. İçki yasağından bu
yana açık olan bir Speakeasy.
|
Speakeasy'ler ve mekanlar fakir halka dağıtım yapan
yerlerdir. Zenginlerin içkisi ise çok daha kaliteli olarak doğrudan evlerine
veya halka kapalı özel klüplerine sevk edilir. Zaten buralara emniyet güçleri
hiçbir dönemde karışmamıştır. Bazı tarihçilere göre içki yasağı maliyetlerin
yükselmesi dışında zenginleri hiç etkilememiş tamamen çalışan sınıfı
vurmuştur.
Koruma: Sayılan
işlemlerin tamamında hem Federallere karşı hem de diğer Mafya ailelerine karşı
koruma gerekir. Koruma rüşvetle ve silahla yapılır. Rüşvet senatörden, düz
polis memuruna kadar yatay ve dikey çok karmaşık ilişkiler ile verilebilir.
Hatırlanacak olursa Godfather filminde Corleone Ailesinin en büyük gücü silahı
veya parası değil seçimlerde destekleyerek edindiği Senatodan, Yargıdan, Emniyetten
"kadim dostları"dır. Yalnızca faaliyetlere müdahale edilmemesi için
değil rakip Mafya ailesinin işlerine darbe vurulması için de polise rüşvet
verilebilir. Bunun dışında koruma usulleri ise 44'lükler, Colt 1911'ler,
Shotgun'lar ve Thompson'lardır.
Yasağın Kaldırılması
İçki yasağının kocakarıların ön gördüğü gibi şiddeti
ve suçu azaltması şöyle dursun ABD tarihinin en kanlı, İtalyan Mafyasının en
güçlü olduğu döneme sebep olduğu görülür. Mafya gemi iyice azıya alınca tek
seferde 6 7 adam öldürmeye başlayınca, kamuoyunun çok fazla dikkatini çeker.
(Sen içme Arap b.k'unu çıkarıyorsun) Aynı zamanda 1929 ekonomik buhranı
patlamıştır. Hem şiddet olaylarını bitirmek hem de içkiyi tekrar legal alana
çekerek istihdam yaratmak isteyen Başkan Adayı Franklin D. Roosvelt seçim kampanyasını
içki yasağının kaldırılması üzerine kurmuş, 1932 seçimlerini de rahatça
kazanmıştır. 1933 yılında yapılan Anayasa değişikliği ile içki yasağı kademeli
olarak kaldırılmıştır.
Yorumlar
Yorum Gönder